30 Ocak 2012 Pazartesi

Gelişim alanları sayfa 96

1- 0-2 Yaş Arası Bilişsel Gelişim (Duyusal Motor Dönem)
Bebek, normal doğum yoluyla geldiği dünyada, başlangıçta sadece duyu organları yoluyla ve motor becerileriyle yaşamı algılayabilir. Bebeğin sezaryanla doğumu, onun doğum sürecinden meydana gelen bir aksama olarak düşünülmelidir. Sezaryanla doğum, doğum sürecindeki bir aksama sonucu, anne-bebek ikilisinin yaşamlarını riske etmemek için geliştirilen sıra dışı bir müdahaledir. Sezaryan ile doğumun normal doğumun yerini alamayacağı bilinmelidir. Ne yazık ki günümüzde, sağlık sektörünün de teşviki ile anne adayları doğum anındaki acılardan kurtulmak için gerekli olmadığı halde bu yola başvurabilmektedirler.
Bebeğin yaşamın ilk günlerindeki genel görünümünü şu şekilde ifade edebiliriz: Duyu organlarından en etkin olanlar, duyma ve koklama duyumlarıdır. Bu duyumlar, anne karnında geçirilen süreçte, dış dünyaya uyum yapmada kullanılan ilk araçlar olarak, anne karnında gerekli olgunluğa erişmiştir. Bebek doğduğunda, annesinin sesini diğer seslerden ayırt edebilir ve annesini kokusundan tanıyabilir. Başlangıçta anneyi tanıması da bu şekilde gerçekleşir. Yaklaşık birinci ay civarında, görme organı da çevresel uyarıcılarla girdiği etkileşim sonucu, yavaş yavaş ayrıntıları görebilecek donanıma ulaşır. Bebek doğduğu anda sadece flu bir görüntüyü algılayabilir. Örneğin annesinin başı onun için flu ve ovalımsı bir görüntüdür. Yüzünün ayrıntılarını seçemez. Bebeğin 1. ay civarındaki gülümsemeleri yüzün ayrıntılarının belirginleşmesinden sonra ortaya çıkan bir davranıştır. Tad duyusu açısından annesinin memesine ulaştıktan sonra gelişmeler başlar. Bebek başlarda, sadece acı, tatlı, ekşi gibi temel tadlara karşı duyarlıdır. Tadlardaki ayrıntılar da, daha sonra oluşmaya başlar.
Bebek bir takım reflekslerle (istem dışı hareket) doğar. Bu refleksler Piaget’e göre, bebeğin ilk şemalarıdır. Bütün diğer şemalar, bu şemalarla girdiği etkileşimden özümseme, düzenleme ve dengeleme yoluyla doğarlar.
0-2 yaş arasını kapsayan duyusal motor dönem adını, yeni doğanın sahip olduğu duyu organlarından ve kol ve bacaklarını, başını hareket ettirmesinden alır. Bebek bu dönemde kendini dış dünyadan ayrı bir varlık olarak algılayamaz. Bu nedenle de, kendi dışındaki nesnelerin deviniminden habersizdir.Bunu tam olarak ancak 24. aya yaklaştığı sırada anlayabilir
0-4 ay arası: Sadece uyuyor ve emiyor gibi gözükse de, aslında bu minik canlı bir çok şey yapabilmektedir. 1. aydan sonra, düz bir zeminde kafasını birkaç saniyeliğine kaldırabilir. Nesnelerin seslerine tepki gösterebilir. Yüzünün yaklaşık 15 cm. üzerinde hareket ettirilen nesneleri gözleriyle takip edebilir. Ağlama dışında da sesler çıkarabilir ve gülüşe karşılık verir. 3-4 ay arasında karnının üzerinde uzanırken, kafasını 45-90 derece yukarı kaldırabilir. Kollarından destek alarak göğsünü kısa süreli kaldırabilir. Yüksek sesle güler, iki elini kavuşturabilir, kendiliğinden güler, memnuniyetten çığlıklar atabilir. Oturtulduğunda kafasını dik tutabilir, küçük nesnelere dikkat gösterebilir. Parmaklarının ucuna oyuncak tutuşturulduğunda onu kavrayabilir.
4-8 ay arası: Dik durduğunda başını düz tutabilir, Oturur duruma çekildiğinde başını gövdesiyle aynı seviyede tutabilir. Karnının üzerindeyken kollarından destek alarak göğsünü kaldırabilir. Yardımsız olarak oturabilir, dik tutulduğunda bacaklarına bir miktar ağırlık verebilir. Parmaklarının ucuna veya arkasına değdirilen bir çıngırağı kapabilir, ulaşamayacağı bir yerde duran bir oyuncağı almaya çalışabilir, insan sesine doğru dönebilir, Agu veya benzeri sesli-sessiz harf kombinasyonlarını çıkarabilir.
Yardımsız olarak oturabilir, ayakta tutulduğunda bacaklarına bir miktar ağırlık verebilir, kendi kendine bir kraker yiyebilir, duyduğu bir sese doğru dönebilir, oyuncağını elinden almaya çalıştığınızda itiraz edebilir, karın üstü dururken oturur hale geçebilir, bir nesneyi bir elinden diğerine geçirebilir, çeşitli heceler mırıldanabilir.
8-12 ay arası: Uzaktaki bir oyuncağı yakalamaya çalışabilir, oturur pozisyondan ayağa kalkabilir, yüzüstü pozisyondan oturur pozisyona geçebilir, birisine veya bir şeye tutunarak ayakta durabilir, bir oyuncağını elinde almaya kalktığınızda karşı koyabilir. "Hayır" kelimesini anlayabilir fakat her zaman uymayabilir, rasgele "anne" veya "baba" diyebilir, oyun için el çırpabilir veya el sallayabilir.
Eşyalara tutunarak yürüyebilir, baş ve parmak uçlarını kullanarak, bir cismi kaldırabilir, Anlık ayakta durabilir, top oynayabilir (topu size yuvarlayabilir), el çırpma oyunu oynayabilir, el sallayabilir.
12-18 ay arası: Yerde tek başına 10 - 15 dakika oturabilir. Yerde, uzağında duran oyuncağı, dengesini yitirmeden öne doğru eğilerek alabilir. Tüm bedenini, kol ve bacaklarını etkin biçimde hareket ettirir (banyoda, beşikte vs. çok hareketlidir). Bedenini bir yandan diğer yana döndürebilir, yerde yuvarlanabilir, kıvrıla kıvrıla ilerler. Emeklemeye çalışır. Kendini yukarı çekip, tutunarak bir süre ayakta durabilir ancak tekrar yere oturamaz, geriye düşer. Kol altlarından tutularak ayağa kaldırılırsa, amaçlı biçimde ayaklarını sırayla birbirinin önüne götürerek adım atar. Bedenini kullanabileceği oyunlar üretir.

2-7 Yaş Arası Bilişsel Gelişim (İşlem Öncesi Dönem)
2-7 yaş arasını kapsayan bu dönem, kendi içinde; sembolik dönem ve sezgisel dönem olarak ikiye ayrılır.
İşlem öncesi dönemde, çocuklar, “ben” merkezlidirler. Henüz kendilerinin algıları dışında bir bakış açısı olduğunu anlayamazlar. Çocuk kendisini evrenin merkezinde görür. O olduğu için diğerleri de vardır. Onun istediği doğru olan şeydir (Gardner, 1982; Slavin 1988; Bjorklund, 1995).
Bu yaştaki çocuk, evreni kendi beğenileri üzerine kurar. Eğer o gezmek istiyorsa, evin diğer üyelerinin de bunu istiyor olmaları dışında bir ihtimal yoktur. O acıktığı zaman herkes acıkır, o doyduğu zaman da herkes doymuş olur.
2.1.Sembolik Dönem
Bu dönem 2-4 yaş arasını kapsamaktadır. Bu yaştaki çocuğun temel özellikleri şunlardır:
-Ben merkezlidir. Bu, bütün yaşam alanına yansır. Oyunlarda, bütün oyuncakların istediği her an elinin altında olmasını, istediğinde verilmesini ister.
-Dili hızla gelişmeye devam etmekle birlikte, henüz tam olarak, duygu ve düşüncelerini ifade edecek, bilişsel ve fiziksel olgunlaşma gerçekleşmemiştir.
-Birden fazla boyutu olan ilişkileri anlamlandıramazlar. Ayşe, Fatma’dan uzun, Fatma da Şenay’dan uzun. En uzun boylu kim sorusuna cevap veremez. Ama bu ilişkiyi sembolleştirip, kağıda çizdiğinizde, bu ilişkiyi doğru anlamlandırdığı görülebilir.
-Sınıflama yapamaz. İlk öğrendiği hayvan dört ayaklı bir köpek ise, bundan sonra gördüğü, bütün dört ayaklılara köpek diyecektir.
-3 yaş civarında akranları ile birlikte oyun oynayacak bir sosyalleşme içine girer. Bu andan itibaren, ben merkezliliğinin düzeyinde giderek azalma olur. Ama sosyal ben’in tam olarak gelişimi bir sonraki dönem olan sezgisel dönemde başlar.
-2-4 yaşlarında çocuk, gözünün önünde bulunmayan ya da hiç var olmayan nesne, olay, kişi ve varlıkları temsil eden semboller geliştirmeye başlar. Örneğin; bir çubuğu at, cetveli tabanca gibi kullanabilir. Bu yaşta sembolik oyun sıkça görülür. Sembolik oyunlar aracılığıyla çocuklar, çatışmalarını ortaya koyabilir ve dengelerini sağlayabilirler. Çocuklar büyüdükçe sembolik oyunları anlaşılmaz hale gelebilir. Çocuklar, sembolik oyunlarda yetişkinleri ya da çevrelerindeki olayları, varlıkları taklit ettikleri gibi, oyunu tamamen kendilerine özgü sembollerle de oynayabilirler. Piaget, sembolik oyunun çocuğun bilişsel gelişiminde olduğu kadar duygusal ve sosyal gelişiminde de önemli etkisi olduğunu vurgulamaktadır (Senemoğlu, 1997).
-Çocuk, bir nesneye baktığında bir özelliği algılayabilir, diğer özellikler dikkatini çekmez. Örneğin, önüne konulmuş olan nesneleri renk sayısı az ise, hemen renklerine ayırır. Eğer renk sayısı fazla ise, şekillerine göre; üçgen ve daire olarak ayırır. Eğer, nesnelerin içinde, dörtgenler de varsa, dörtgenleri de üçgenlerle aynı gruba yerleştirerek ayırır. Çocuk, baktığı olgu ve olaylarda, tek bir özelliği öne çıkardığı için, bazen yetişkinleri şaşırtacak betimlemeler yapabilir. Bu tür betimlemelerle karşılaşan yetişkinler, çocuğun dahi olduğuna kanat edebilirler. Oysa bu ihtimal ki yanlıştır. Örneğin, gazetelerde sıklıkla görülen bazı zeka testleri, verilen seçenekler arasından bir özelliği seçip ayırt etmeyi gerektirir. Ve bazen 3-4 yaşındaki bir çocuk, bir yetişkinden daha hızlı olarak bu nesneyi doğru olarak ayırt edebilir. Bunun sebebi, çocuğun sembolik dönemde olmasıdır. Yani, o, nesnelere baktığında tek bir özelliği ayırt edecek bir bilişsel kurgudadır. Ama bir yetişkin, çoklu düşündüğü için, çözüm daha uzun zaman alır. Buna ilişkin örnek aşağıdadır.
Aşağıdaki nesnelerden hangisi diğerlerinden farklıdır:

köşeleri olamayan iç içe yuvarlak şeklidir. Ve sembolik dönemde bir çocuk bunu doğru bulabilirken, bir yetişkin birden fazla özellik açısından düşündüğü için cevabı bulması uzun sürebilir.
-Bu dönemdeki çocuklar, mantık yürütmede tümevarım ya da tümdengelim yollarını kullanamazlar. Mantıkları değişken ve yüzeyseldir. Tek yönlü düşünürler (Senemoğlu, 1997).
2.2.Sezgisel Dönem
İşlem öncesi dönemin ikinci alt basamağı olan sezgisel dönem 4-7 yaş arasını kapsamaktadır.
Dördüncü yaşın başlarında, çocuk bilişsel büyümede büyük bir adım atar. O gerçek objelerin yerini alan zihinsel sembolleri biçimlendirme, nesne ve olaylara işaret etmek için kelimeleri kullanabilme, objelerin gruplamalarını yapabilme (çoğu kez tutarsız olarak) ve çok basit düzeyde akıl yürütebilme ve olasılıkla kelimelerden çok zihinsel imajlar kullanabilme yeteneğine kavuşur.
Bu dönem çocuklarında animizm ve artifikalizm özellikleri her ne kadar sembolik dönemde de görülse de, daha belirgin bir şekilde bu dönemde görülür.
Animizm bir nesneyi canlıymış gibi algılamaktır (Gander ve Gardiner, 1995). Bu yaş çocuklarının oyunlarında oyuncaklarına canlıymış gibi davrandıkları sıklıkla görülen bir durumdur. Örneğin, oyuncak bebeği, abisi tarafından bir kenara fırlatılan bir çocuğun, bebeğinin canının yandığını düşünerek ağlaması, kız çocuklarının bebeklerinin altını temizlemesi, yemek yedirmesi, uyutması..vb.

Etkinlik gözlemim: Şarkı öğrendiklerinde bunu unutmuyorlar ve öğretmenlerinin söylediği gibi ritme uygun olarak tekrarlıyabiliyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder